Bilim, Sanat ve Sanatkar


Ömer ÇELİK
omer.celik5510@gmail.com
___

Eserle, eser sahibinin münasebetini, bu zamanın bilim gözlüğü koparmış. Örneğin; tıp bilimi hayranlıkla insan anatomisini incelemektedir. Ve hiç bir organın, hücrenin hatta atomların bile gereksiz olmadığını ifade etmektedir. Dahası tıp bilimi iki yılda bir kendini ikiye katlıyor. Anadal ve yandallarla birlikte yaklaşık 90 branş, bölüme ayrılmaktadır. Şimdi basitçe soruyoruz; ortalama bir insan 70-80 kilo et ve kemikten meydana geldiği halde nasıl bu kadar bilgi bu sanatın içinde birleşti? Nasıl bu kadar bilgi bir birine karışmadan işlemektedir? Dahası bu sadece maddi beden itibariyledir. İşin daha da ilginç tarafı bu sanatın (yani insan bedeninin) içinde olan fakat gözle göremediğimiz binler özellikler ne olacak? Mesela akıl nasıl bir şeydir? Düşünce nedir? Hayal nereden gelmektedir? Şefkat nedir? …. Soruları daha da uzatabiliriz … Fakat israfı kelam etmeden devam edelim. İnsanın temel özelliklerini ifade eden ister ruhsal, ister bedensel ister sosyal yönden olsun yazılmış, yazılan ve yazılacak olan kitap, dergi ve makaleleri bir araya toplasak herhalde bir Ağrı Dağı  haşmetinde bir şey ortaya çıkacaktır… Şimdi yine soruyoruz; bu kadar bilginin kendi kendine veya sebeplerden olmadı tabiattan tesadüfen bir araya geldiğini iddia etmek aklını bir tarafa bırakmak debilde nedir? Tamam. O zaman kim yaptı ve yapıyor bu işi? diye bir soru gelir varlığını kabul ettiğimiz fakat mahiyetini bilmediğimiz insanın aklına. O zaman bizde diyoruz ki kardeşim; madem ortada harika bir sanat, eser var. Elbette perde arkasında mucizekar bir sanatkâr vardır. Kendini, yaptığı harika sanatlı eserleriyle bize tanıttırmak istiyor. İnsana taktığı harika cihazlarla maharetini gösteriyor. Eserin hakiki sahibinin kim olduğunu bize sanatıyla bildiriyor. Demek sanatı görüp sanatkarı görmemek, fili görüp faili görmemek, icadı görüp mucidi görmemek için hakikaten maddi ve manevi kör olmak gerektir. İşte bu zamanın bilim camiasındaki en büyük problem olan eserin bütün inceliklerine inme gayretini teşvik eden “nasıl” sorusunu sormaktan başımızı bir nebze olsa da kaldırıp “kim”, “neden” ve “niçin” böyle yapıyor sorularını sormamız gerekmiyor mu? Eserden eser sahibine nazarımızı çevirme vakti gelmedi mi?

22 Nisan 2024


Bu Yazıyı Paylaşın:
Yorumlar (Yorum yapılmamış)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

×

Bir Şeyler Ara